Makedonya'lı bir Türk olarak, benim gibi, çoğu buralı Türkler, uydu antenleriyle Türkiye yelevizyonlarını izliyor. Öyle ki, dışardan bile olsa, anavatanımızdaki hadiselerden bihaber değiliz. Babam, bura Türk toplumu için "küçük bir Türkiye" diyordu. Gözümüz orda.
Gelgelelim konumuza. Ne olacak Anavatanımız Türkiye'nin hali meselesine. Kötü gelişmelere tanık oluyoruz, ancak iyi ve müspet gelişmeler de yok değil, hatta daha çok bile diyebilirim.
Son zamanlarda herkesin kafasını kurcalayan bir konu dolanıyor. 3. Dünya Savaşı kapıda bekliyor desek hiç abartmış olmayız. Kimisi buna "savaş çığırtkanlığı" diyebilir. Cevabım kısa ve net: sadece olup bitenlere realist bakıyorum ve gerçekçiyim.
Kanımca, şu anda, Türkiye'nin 3 büyük sorunu var. Birincisi, milyonlarca mültecinin ülkenin demografik yapısını darmadağın etme ihtimali. İkincisi, karmakarışık bir ortam ve atmosfer oluşturup hainler tarafından tertipleyerek, sivil iç savaşa yol açmak. Ve üçüncüsü, iç siyasette yaşanan kaos ve belirsizlik, hatta, had safhada bir "siyasi ticaret" keşmekeşi.
Alternatif, çözüm, çıkış yolu ve perspektif her zaman bulunur. "Ümitsiz durum yoktur, ümitsiz insan vardır. Ben ise ümidimi hiç yitirmedim" (Gazi Mustafa Kemal Atatürk"). Apolitik dünya bakışıma rağmen, yine de meraklılara politik sahnede yer alanlar arasında, şahsi tercihim ve favorilerim bu üç kişiden yana: Mansur Yavaş, Ümit Özdağ ve Muharrem İnce.
Diğer, hiç küçümsenmeyece bazı başka sorunlar da mevcut: ekonomik kriz, enflasyon ve faiz meselesi, ki, halkımızın psikolojik bunalım geçirmesini tetikliyor.
İktidar ile muhalefet arasindaki (hatta iktidarın ve muhalefetin kendi içindeki) ilişkiler sabit ve belirgin olamıyor hiçbir şekilde. Herşey çok hızlı değişiyor, iç siyaset karmakarışık, berbat ve oturakli degil, nacizane fikrime gore. Son zamanlarda AKP ile CHP arasında birşeyler "oluyor" gibime geliyor, sanki bir yakınlaşma oluyor varsayımını ileri sürüyorum. Öylesi gibime geliyor. Bazı "ortak noktalar"da buluşup, (belki gizli) uzlaşma ve barışma kokulari geliyor.
Yazıma edebiyatla son vereyim: "Her ümitten sonra, yeni ümit doğar" (babm İlhami Emin); "Uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor" ("Dönence", Barış Manço).
No comments:
Post a Comment