Wednesday, December 12, 2018

BÜLE BİR YAZİ

Bunlar ne takip edeylar herşeyımi em isteylar kontrol etsınlar her adımımi, her düşüncemi, her duygumi, her halımi, kısacası bütün hayatımi, buni yapaylar ki daha kolay oynasınlar benımle oynatsınlar beni em ruhumi yoketsınlar. E bunlar bililar bütün güzel Türkçe şarkı ve türküleri. Belki hissetmeylar bu müzikleri tam duyguyla kendi müziği gibi, ama çünkü mecburdurlar bilsınlar hep ben ne hissedim onun için ne yapsınlar mecburen bu müziklere de birtürlü alışilar. Kısa sülemek lazım ise, bu insanlar benim kulaklarımla dinleylar, ben ne dinlersem onlar da aynisıni duyaylar. Bazen insan ne zaman gereğinden aşırı derecede fazlasiyle ugraşi başka birinın mahremiyetiyle, böyle durumlar peyda oli. Benım için mesela bu şarkı ve türküler hayatımın bir parçasıdır, oysa onlar sadece benim mahremiyetimi hissetmek ihtiyacı duydukları için bütün bu güzel müziklere alışmak zorunda kalıyorlar, sevmeseler bile onlari. Biraz garip değil mi?

Bu Üsküpli Türk, ha kaldıri başıni anında sol tarafında kafasında darbe yiyor! Üsküp’te Türk’ün baş kaldırması kanunca yasakmış meğer. Kim getırmiş bu kanuni ve nasıl bir kanun bu? Bu soruyu cevaplamaya girişsem öyle darbeler alırım ki üzüntüye kapılabilirim, hatta kahrolabilirim, bu yüzden şimdilik bu bölüm böyle kalsın.


Mühim bir noktaya basıyorum: Bu yazımda (veya olası hikaye ya da romanımda) çokça yer alacak bir açı var o da şu – ben bunları yazarken aynı anda dünyada belki de milyonlarca kişi benim gözlerimle bütün şu anda yazdıklarımı görüyorlar ve büyük ilgiyle seyrediyorlar. Yani şu anda bu okuduklarınız yazılırken en az binlerce kişi tarafından nasıl yazıldığı seyrediliyor benim gözlerim yoluyla. Peki kim bu seyredenler ve böyle birşey mümkün mü? Başka birinin gözleriyle bakabilir mi insan? Bunu yapanların kim oldukları konusunu açmayacağım çünkü zaten en büyük kısmını zaten tanımıyorum ve kim olduklarını hiç bilmiyorum, bir grup kişi hariç, onlar anonim kalsın şimdilik, ileride belki adlar da yazmaya başlarım belli olmaz. Birının başkasının gözleriyle bakmasi mümkün olabilir mi, böyle birşey sorarsanız, bu Üsküpli harabati çocuk mümkün olduğuna gözleriyle ve tüm varlığıyla canlı kanıt ve delildir. Bu çocuk kendisine bu isimleri ve sıfatları takmaktan çok mutli oli: Budala, deli, abdal, alperen, miskin, biçare, aciz, kalender meşreb. Derviş ise başkalarının onunla alay etmek için kullandıkları bir sıfat oli ara sıra, ama olsun o buni da kabul edey. Bu çocuk, çocuk iken büyük gibi, büyük iken ise çocuk gibi davrani. Onun için büle yazilar yazay!

No comments:

Post a Comment