Balkan coğrafyasının merkez noktasına sahip olan ve dolayısıyla önemli geostratejik konumunu muhafaza eden sevgili
Üsküp’ümüzün geçmişine ait bazı ilginç söylenceler...
Osmanlı’nın altın çağında Üsküp hakkında şöyle birşey
denirmiş: Acaba nerede daha fazla evliya var,Bağdat’ta mı yoksa Üsküp’te mi? Yani
eski Üsküp münevver yuvasıymış.
Osmanlı’nın son çağlarında İstanbul’da alafranga müzik
yaygın bir hal alıp rağbet görürken, aynı zamanda Üsküp’te alaturka müzik hakim
imiş! Doğuda Avrupa, Batıda Asya!
Bedi İbrahim’den öğrendiğime göre Üsküp kent meydanının
tam ortasına (bugünkü Büyük İskdender anıtının altında) ulu bir evliya yatar!
Eskiden soğuk bir kış zamanında bir ermiş Üsküp’e gelmiş,
ancak hiçkimse ona evinin kapısını açmamış, bu yüzden bu zat beddua etmiş –
Üsküplüler hiçbir zaman hayır ve huzur görmesin! Haşa! Allah korusun!
Yine Bedi İbrahim kaynaklı bir bilgiye Cengiz İbrahim’in
aktarmasıyla ulaşmış oldum: Taş Köprü’nin ortasında bir yerde taşların
oynaştırılmasıyla köprünün içine girilebilirmiş!